Gravür

EN

Gravür Nasıl Yapılır?

Gravür sözcüğü, Yunanca’da “grafikes/grafein” (yazmak/çizmek) sözcüğünden türemiştir. Tahta, linolyum, bakır, çinko, plastik vb. gibi oyulabilen ya da üzerinde iz bırakılabilen kalıpların üzerine metal uçlu aletlerle bir desen çizilir. Daha sonra kalıbın çukurlarına ya da tümseklerine bazen de her ikisine boya sürüldükten sonra oluşturulan desenin, baskı yolu ile kağıt veya daha farklı bir nesne üzerine aktarılması ile elde edilen resim tekniğidir.

En eski baskı metotlarından biri ağaç gövdesinin kazınarak yüksekte kalan kısımların üzerindeki mürekkebin kağıda aktarılması ile üretilen ağaç baskıdır. Sümerler, Çinliler ve diğer birçok medeniyetten kalma oyma ve çizme sanatından fikir alarak doğan gravür sanatı Avrupa’da 15. yüzyılda görülmeye başlanmıştır. Özellikle Almanya ve Hollanda’da ağaç oyma baskı resim, yoğun bir şekilde sanatçılar tarafından tercih edilmiş ve buna karşılık okullar açılmaya başlanmıştır. Kendi içinde birçok baskı yöntemine sahip olan bu teknikte genellikle armut, kiraz, ceviz ve şimşir ağaçlarından kalıp alınmaktaydı.

Hızlı bir şekilde sanatta yaygın hale gelen ağaç baskının çok talep görmesinin en büyük sebeplerinden biri ise dini konuların halka ulaşmasını sağlamak üzere yapılan dini hikaye kitaplarına ilave edilen resimlerin çoğaltılmasına duyulan ihtiyaçtır. Neredeyse Avrupa’nın tamamında hızla yayılan, popülerleşen ve gelişen teknik 1797 yılında litografinin ortaya çıkmasıyla yavaş yavaş eski popülerliğini kaybetmeye başlamıştır. 19. yüzyılın en büyük keşiflerinden biri olan fotoğraf ile hikayeleşen anlatımlar ve belgeleme görevleri resim ve gravürün elinden iyice alınmış oldu.

Ülkemizde özellikle Osmanlı Dönemi’nde II. Abdülhamit devrinde azınlıklar ve elçiler tarafından icra edilen bu sanat saray çevresinde de ilgiyle karşılanmıştır. Avrupalı sanatçı ve gezginler tarafından yapılan gravürlerin dışında ilk Türkçe'ye çevrilmiş gravürler 1559 yılında Tunuslu Hacı Ahmet tarafından yapılmış 6 adet elma ağacından oluşan dünya haritalarıdır. Akademik ilk örnekler ise Sanayi-i Nefise Mektebi’nde ortaya çıkmıştır. Osmanlı’da hakkaklık olarak bilinen bu sanat için 1892 yılında Fransa’dan eğitmen olarak Stanislas Arthur Napier getirilmiştir. Genel olarak halkın giyim tarzını yansıtmalarının yanı sıra dönemin mimari yapıları da sıklıkla işlenmiştir. 1927 yılında Sanayi Nefise Mektebi’nin Güzel Sanatlar Akademisi olarak değişmesiyle birlikte gravür alanında da yeniden gelişmeler başlatılmış ve yurt dışından tekrar sanatçı- eğitmenler getirilmiştir.

1937 yılında Fransız Leopold Levy resim bölümü başkanı olduktan sonra özgün baskı atölyesi kurmuş ve atölyenin sorumluluğunu Sabri Berkel’e bırakmıştır. Böylece akademide ilk defa özgün baskı sanatı için bir atölye kurulmuştur. Bu dönemde atölyede çalışan bazı sanatçılar arasında, Nuri İyem, Mustafa Pilevneli, Avni Arbaş gibi önemli isimler vardır.

Klasik ve modern gravür teknikleri diye günümüzde ikiye ayrılan tekniğin 40’a yakın alt tekniği vardır. Ağaç baskı, kuru kazıma, akuatint, mezotint, linol baskı, yumuşak vernik, asitli oyma, rölyef, mavi baskı (cyanotype) bunların arasından en çok bilinenlerdir.

Ahşap ve Linol Baskı: Bilinen ilk örnekleri sekizinci yüzyılda Çin’de görülen ahşap baskı, 14. yüzyıldan itibaren Avrupa’da da kullanılmaya başlandı. O zamandan günümüze kadar yazılı eserlerin çoğaltılmasına ve sunduğu doku ve süreç farklılıklarıyla Dürer’den Kirchner’e, Matisse’den Kiefer’e sayısız sanatçının birbirinden özgün işler üretmesine imkân sağladı.

İcadı 19. yüzyılın sonlarında gerçekleşen linol baskı ise süreçleri bakımından ahşap baskı ile büyük benzerlikler gösteriyor. Kolayca oyulmaya elverişli yüzeyler olan linol yahut ahşap plakalara özel bıçaklar kullanılarak ince bilek hareketleri ile baskısı yapılacak desenler geçirildikten sonra merdane ile plakaya mürekkep verilerek yüksekte kalan kısımların boyayı alması sağlanır. Sonraki süreçte baskı presleri veya tahta kaşık gibi araçlarla basınç uygulanarak plakadaki boyanın üzerine konulan kağıda aktarılmasına çalışılır. Çelik bir fırça kullanılarak baskıdaki ahşap dokusu kuvvetlendirilebilir. Ahşap baskı kalıbının kağıtta bıraktığı ahşap dokusu ve yapım süreçlerinin litografi ve gravür kadar karmaşık olmaması da ahşap baskının en büyük avantajı.

Cyanotype Fotoğraf Baskı Tekniği;  İngiliz matematikçi, kimyager ve gökbilimci John Frederick William Herscel; hiposulfit sodası (hyposulphite of soda) kullanarak fotoğraf baskısını sabitlemeyi 1839 yılında başarmıştır. Cyanotype baskısında görüntü, solisyonunda bulunan demir tuzları sayesinde oluşmaktadır, Cyanotype uygulanacak yüzey, demir tuzlarıyla kaplanarak ışığa duyarlı hale getirilir ve kaplanan yüzey üzerine bir negatif konularak pozlama gün ışığında yada UV ışıkla gerçekleştirilir. Pozlama sonrasında su ile yıkanan yüzeyde görüntü elde edilir.